Türkiye’nin lider güneş paneli üreticisi CW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Sarvan, ilerleyen dönemde insanlığı bekleyen en etkili krizlerden birinin iklim değişikliği olduğunun altını çizerek, fosil yakıtların kullanımını mümkün olduğu kadar azaltıp, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerektiği uyarısında bulundu.
Gezegenimizin atmosferi tıpkı bir sera gibi çalışır. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının neredeyse yarıya yakını yeryüzünden yansır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne gönderir. Bir battaniye işlevi gören sera gazları sayesinde yeryüzündeki ortalama sıcaklık, insanlar, hayvanlar ve bitkilerin hayatını sürdürmesine imkan verecek bir ısı düzeyini, 15°C’yi yakalar. Sera gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı -18°C civarında olurdu. Sera gazlarının bu doğal etkisi “sera gazı etkisi” olarak adlandırılır. Atmosferdeki sera gazlarının oranı, 1750’li yıllarda başlayan sanayi devrimi sonrasında artmaya başlamıştır. Küresel dünyadaki karbondioksit oranındaki artış öncelikle fosil yakıt kullanımından kaynaklanıyor. Kayda değer ikinci etken ise başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimdir. Bilimsel araştırmalara göre küresel iklim değişikliğinin ana nedenini, sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleridir ve sonucunda küresel ortalama sıcaklıklarda artış yaşanmaktadır. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. İleri teknoloji, hızlı üretim ve hızlı kentleşme, insan davranışlarının zamanla değişimi ve daha konforlu bir yaşam beklentisi aynı zamanda daha çok atığın oluşmasına neden olarak başta doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği gibi hususlar olmak üzere küresel birçok soruna neden olmaktadır. Son 150 yılda dünya yüzey sıcaklığı bir derece artmış bulunmakta. Eğer dünya yüzey sıcaklığındaki artış bir-iki derece yerine, üç veya dört derece olacak olursa bilim adamları “yeryüzü yaşanmaz hale gelecek” diyor.
Dünyanın iklim değişikliği tehdidi altında bulunduğunu, ilerleyen dönemde insanlığı bekleyen en etkili krizlerden birinin iklim değişikliği olduğunun altını çizen CW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Sarvan, küresel iklim değişikliği ile fosil yakıtların kullanımını mümkün olduğu kadar azaltıp, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek mücadele edilebileceği vurgusunu yaptı. İklim değişikliği konusunda herkesin kendisini sorumlu hissetmesi gerektiğini belirten Tarık Sarvan, bu durumun etkilerini azaltmanın da bireysel çabalardan geçtiğini aktardı. Sarvan, “Kendimize şunu hatırlatmak zorundayız. Aslında iklim değişikliğinden biz bireysel olarak sorumluyuz ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmanın yolu bireysel olarak bizim çabalarımızdan geçiyor. Örneğin evimizin çatısına yaptıracağımız güneş enerjisi sistemi ile elektrik enerjinizi güneşten karşılayabilirsiniz. Yenilenebilir ve temiz enerji olması sebebi ile çevreye zararlı duman, gaz, karbon monoksit, kükürt ve radyasyon gibi etkileri olmayan bu sistemle iklim değişikliği tehdidine karşı bireysel önleminizi almış olursunuz” dedi.
Türkiye’nin 2 bin 737 saat yıllık toplam güneşlenme süresi ve 1527 kWh/ m2 yıllık ortalama güneş enerjisi miktarı ile güneş enerjisinden elektrik üretmek için çok iyi bir konumda olduğunu vurgulayan Sarvan, dünyanın elektrik ihtiyacının güneş enerji sistemleri ile karşılanabileceğini ve bu şekilde iklim değişikliği tehdidinin de önüne geçilebileceğini söyledi.
CW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Sarvan, güneş enerjisi ile 2050 yılına kadar küresel elektrik arzını karşılamaya yetecek güvenli enerji üretiminin mümkün olduğunu belirtti. Dünyada 120 bin TeraWatt (TWh) kullanılabilir güneş enerjisi bulunduğunu aktaran Sarvan, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişin küresel çapta mümkün olduğunu, yenilenebilir enerjiye geçiş ile enerji üretiminde yaşanan toplam kaybın çok büyük oranda azalacağını ve iklim değişikliği tehdidinin de önüne geçilebileceğini ifade etti. Tarık Sarvan, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye dayalı bir küresel elektrik sisteminin tüm yıl boyunca ve her saatte uygulanabilirliğinin mümkün ve büyük oranda fosil yakıtlar ve nükleer enerjiye dayalı mevcut sistemden daha uygun maliyetli olduğunun altını çizdi.
Güneş enerjisi kullanımının öneminin her geçen yıl biraz daha arttığını vurgulayan Tarık Sarvan, “Yirminci yüzyılda, dünya nüfusu 4 kat artarken enerji talebi 16 kat arttı. Günümüzde 7,5 milyar insanın şu anki yaşam tarzını sürdürebilmesi için gerekli olan enerji miktarı, yaklaşık olarak 13 TW. Yapılan ileriye dönük projeksiyonlara göre 2050 yılına gelindiğinde, insanoğlunun enerji talebi günümüze nazaran 10 TW daha fazla olacak. Eğer küresel ısınmaya sebep olmaksızın enerji elde edilmek istenirse, 2050’ye kadar her gün 1 gigawatt(GW)’lık nükleer enerji santrali kurmak gerekecek. Bu da her yerin atom santrali dolması ve küresel iklim değişikliği açısından dünyanın yaşanılmaz bir yer haline gelmesi demek. Aynı zamanda sağlığımızı tehdit edecek. Dünya üzerindeki toplam rüzgar enerjisi potansiyeli 2-4 TW civarında, hidroelektrik enerji kaynağı 0,5TW, jeotermal enerji kaynağı 12TW, gelgit ve okyanus akıntılarından üretilebilecek enerji miktarı 2 TW ve dünya üzerinde kullanılabilecek güneş enerjisi miktarı ise 120.000 TW’dir. Bu veriler, güneş enerjisi kullanımının önemini somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu da insanoğlunun tüketemeyeceği kadar güneş enerjisini zaten dünyamızda mevcut demek” şeklinde konuştu.